Abiyogenez


Haber bülteni üyeliği



Ziyaret Bilgileri

[ Per, 21 Kas 2024 ]
Toplam 8 ziyaret
8 benzersiz ziyaretçi

abiyogenez » Kavramın bilimsel tarihi

19. yüzyılın başına kadar insanlar yaygın olarak yaşamın canlı olmayan maddeden kaynaklandığına inanıyorlardı.

 

Kendiliğinden oluş

Abiyogenezin klasik anlayışı olan, günümüzde daha açık olarak kendiliğinden oluş olarak bilinen kavrama göre, karmaşık, canlı organizmalar organik maddelerin çürümesi ile meydana gelir; örnek vermek gerekirse fareler depolanmış tahıldan veya kurtçuklar kendiliğinden ette oluşur.

Aristo'ya göre yaprak bitlerinin bitkilerin üstüne sinen nemden, pirelerin kokuşmuş maddelerden, farelerin kirli tahıldan, timsahların suyun derinliklerindeki çürümüş ağaç kütüklerinden? meydana geldikleri su götürmez bir gerçekti. Onyedinci yüzyılda bu iddialar sorgulanmaya başlandı; mesela Sir Thomas Browne, 1646?da yayımlanan Pesudoxia Epidemica'sı (Genel Kabul Gören Öğretilerin ve Gerçeklerin Sorgulanmasıalt başlıklı), yanlış inanışlara ve kabaca işlenen hatalara bir saldırıydı. Çıkarımları büyük oranda kabul görmedi; örneğin çağdaşı Alexander Rossşunları yazmıştı: ?Bunu (kendiliğinden oluşu) sorgulamak nedeni, algıyı ve deneyimi sorgulamaktır. Eğer şüphesi varsa bırakalım Mısır'a gitsin, orada yerliler için bir felaket olan Nil'in çamurundan doğan tarlalar dolusu fare bulacaktır."

1546'da fizikçi Girolamo Fracastoro salgın hastalıkların canlı olmayabilecek çok küçük, görünmez parçacıklardan ve ?sporlardan? kaynaklanabileceğini kuramsallaştırdı, ancak bu görüş yaygın kabul görnedi. Daha sonra Robert Hooke 1665?te bir mikroorganizmanın ilk çizimlerini yayımladı. Kendisi aynı zamanda mantar örneklerini gözlemlerken keşfettiği hücreyi adlandırmış olmasıyla kayda geçmiştir.

1676'da Anton van Leeuwenhoek mikroorganizmaları keşfetti; yaptığı çizimlere göre bunların protozoa ve bakteriler olduğu düşünülmüktedir. Bumikroskobik dünyaya olan ilgiyi ateşledi.

İlk adım 1688'de bir et parçasına sineklerin yumurtalarını bırakması engellendiğinde larvaların oluşamadığının kanıtlamasıyla İtalyan Francesco Redi tarafından atıldı. 17. yüzyıldan günümüze en azından bütün yüksek ve gözle görülür organizmalarda, daha önceki kendiliğinden oluş kanaatinin yanlış olduğu açık bir şekilde gösterilmiştir. Alternatif görüş Latince tabiriyle "omne vivum ex ovo" idi: Her canlı daha önce yaşayan bir canlıdan (bir yumurtadan) gelir.


1768'de Lazzaro Spallanzani mikropların havadan geldiklerini ve kaynatılarak öldürülebileceklerini kanıtladı. Ancak 1861'de Louis Pasteur hücre kuramıni destekleyen dikkatlice planlanmış deneylerle bakteri ve mantarlar gibi organizmaların besleyici ortamlarda canlı olmayan maddelerden kendiliğinden üreyemeyeceğini kanıtladı, böylece hücre teorisini güçlendirdi.

 

Darwin ve Pasteur 

19. yüzyılın ortalarında Pasteur ve diğer araştırmacılar canlıların cansız maddeden kendiliğinden üreyemeyeceğini kanıtlayınca, yaşamın doğal yollardan nasıl meydana geldiği sorusu ortaya çıktı.

Charles Darwin, 1 Şubat 1871'de Joseph Dalton Hooker?a yazdığı mektupta  yaşamın ilk kıvılcımının ?amonyak ve fosfor tuzları, güneş ışığı, sıcaklık, elektrik akımı vb. unsurların bulunduğu ılık bir su birikintisinde" oluşmuş olabileceğini, "böylece daha karmaşık değişimlere gidebilecek bir protein bileşiğinin kimyasal olarak oluşabileceğini? öne sürmüştür. Bu iddiasını şöyle açıklamaya devam ediyordu: ?canlı organizmaların oluşumundan önceki bir olgu olarak artık tespit edilemeyecek şekilde günümüzde bu madde çoktan ortadan kalkmış veya sindirilmiştir.? Diğer bir deyişle yaşamın kökeninin ancak arınık (steril) laboratuar ortamında araştırılabileceğini ifade ediyordu.


 

Haldane ve Oparin

1924'e kadar elle tutulur bir ilerleme kaydedilemedi, ta ki Aleksandr Ivanovich Oparin, yaşamın evrimi için gerekli yapıların oluşmasında ihtiyaç duyulan organik moleküllerin sentezlenmesini atmosferde bulunan oksijenin engellediğini deneyle kanıtlayana kadar. Oparin, Yeryüzünde Yaşamın Kökeni isimli eserinde güneş ışığının etkisinde oksijensiz bir atmosfer ortamında organik moleküllerden bir ?ilkel çorba? oluşabileceğini iddia etti. Bunlar giderek daha karmaşık şekillerde biraraya gelip nihayet bir koaservat damlacığının içinde çözünmüş olabilirlerdi. Bu damlalar diğer damlalarla bir kaynaşarak "büyümüş" ve kardeş damlalara bölünerek "üremiş" olabilirdi. Böylece "hücre bütünlüğünü" sağlayan unsurları içeren ilkel bir metabolizma içeren damlacıklar varlıklarını sürdürmüş, diğerleri de yok olmuş olabilirdi. Günümüzdeki birçok yaşam kökeni kuramı Oparin?in düşüncelerini başlangıç noktası olarak alır. Aynı tarihlerde J.B.S. Haldane de ?şimdiki okyanuslardan çok farklı olan- yaşam öncesi okyanusların, yaşamın yapı taşları olan organik bileşikleri içeren ?sıcak derişik çorbalar? oluşturmuş olabileceklerini öne sürdü. Bu düşünce, biyopoyez veya biyopoez, canlıların canlı olmayan ama kendi kendini üreten maddelerden oluşması işlemi olarak adlandırılmıştır. 


Bu sayfaya henüz yorum yazılmadı.





Editör Bilgileri

Editör


Editöre Ulaşın

En Son Eklenenler

x-isini-pulsari
yaz-ucgeni
yerel-kabarcik
yildizlar-arasi-yolculuk
zhai-zhigang
avusturya-uzay-ajansi
birlesik-krallik-uzay-ajansi

Uzerine.com Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa | Gizlilik Sözleşmesi | Üye Girişi